Yaşlılık…
Çoğu kişinin hayatının son demlerine doğru uğrayacağı bir liman…
Peki bu limana varmış olduğunuzdan dolayı mutlu musunuz? Veya limana daha geç uğramak için rotanızı mı değiştirmeye çalışıyorsunuz?
Birçok kişi için yaşlılık, kırışıklıkların hakim olduğu bir yüz, hareketlerin daha kısıtlı hale gelmesi, hayatını istediği gibi şekillendiremediği, parasını bile harcamakta güçlük çektiği bir dönemdir. Sürecin içerisinde aktif yer alanlar bu durumdan pek haz etmez, daha çok yakınmayı tercih ederler.
“Gençken o kadar güzeldim ki…”
“Nasıl da hızlı yürür, koşardım.”
Yaşlılığın beraberinde getirdiği birçok olumlu deneyimi elimizin tersiyle itip, en çaresiz kaldığımız anları göklere çıkarmaktır bu söylemleri iten güç. Oysa bunca yılın sonucunda getirdikleri yaşam deneyimlerinin çokluğunu, hayat hakkında sahip oldukları bilgeliği fark edip bunu gelecek nesillerle paylaşmak oldukça pragmatik bir eylemdir. Çünkü gençler, bazı sıkıntılı konularda hangi davranışı benimsemeleri gerektiğini kestiremeyebilir, bu konuda fikir danışabilecek bir “bilge” insana ihtiyaç duyabilirler. Ne kadar büyük bir şanstır o bilgeliğe sahip olabilmek…
Günümüzde yaşlılığı engellemek, geciktirmek, hafifletmek için çeşitli anti aging adı verilen uygulamalar yapılmaktadır. Kırışıklıklardan kurtulmak için yüz gerdirmek, çıkan beyaz saçları kapatmak amacıyla sürekli saç boyatmak vs. Oysa ki bir insanı tanımamıza, anlamamıza yardımcı olan en önemli ipuçlarından biri olan yüzümüzde, yaşanılan iyi kötü bütün hayat deneyimlerini, anılarını saklamak aynı zamanda bireyin eşsiz hayatındaki biricikliğini, bilgeliğini saklamak değil midir? Bu gibi uygulamaları bizlere birer zorunlulukmuş gibi dayatan tüketim piyasasının payını da es geçmemek lazım. “Bu ürünü almalısınız çünkü yaşlanmak kötüdür, yaşlılık çirkinlik getirir” gibi mesajları algılattıkça, bireylerin bu ürünlere olan ilgisi de artış göstermektedir.
Peki neden her zaman mükemmelliği, en güzelini ararız? Bize daha büyük fayda katacak, hayatımızı iyileştirecek ve renklendirecek durumlar her daim en mükemmel olandan mı sağlanır?
“Hey, sen! Saçımdaki beyaz tutam, kırışıklıklarım, yavaş hareketlerim, unutkanlıklarım…. Hepinize sesleniyorum: “Sizler benim çıktığım yokuşlar, indiğim yollar, geçirdiğim bütün yolculuğumun şahitlerisiniz. Neler yaşadık öyle değil mi? Zorlandık, mutlu olduk, öfkelendik, şaşırdık, biz neler atlattık öyle…
Sol yanağımdaki kırışıklığım, sanırım sen beni hayata daha çok hazırlayan zorluklarımsın. Seni tüm benliğimle hissediyor ve şefkatle selamlıyorum.
Geçmişte, kariyer sahibi olup insanlara faydalı olmamı sağlayan mücadelelerim, gece gündüz demeden çalıştığım yıllar… Sanırım sizde hareketlerimin yavaşlamasında büyük bir ivmeye sahipsiniz. Ama bunları düşündüğümde büyük bir iyi ki çıkıyor yaşlı dudaklarımdan. İyi ki çalışmışım ki, birçok insanın hayatına ışık olmuş, minnetlerini almışım.
“Hayatınızda en mükemmel görünüşe ulaşmak için değil, yürekten “iyi” biri olmak için çalışacağınız harika günlerinizin olması dileğimle…”
MELİKE SEVİNÇ