"Kendini başkalarına göründüğünden ya da görünebileceğinden farklı biri olarak görme ki, başkaları da seni başkalarının gözünde başka biri olmaya çalışan başka biri olarak görmesin."
Alice Harikalar Diyarında, Lewis Carrol
Merhaba sevgili okurlar, bu yazımızda sizlerle Todd (Alice Harikalar Diyarında) sendromunun derinliklerine ineceğiz. Hazırsanız başlayalım.
Yemek yediğiniz masanın bir karınca boyutunda olduğunu düşünün. Yürürken durup sevdiğiniz kedinin bir ev boyutunda olduğunu veya bir ceviz kabuğunun pamuk kadar yumuşak olduğunu. Düşüncede komik ve eğlenceli gibi dursa da yanlış giden bir şeylerin olduğu aşikâr. Bu yanlışlık boyut ve perspektif algısı bozukluğu olarak da bilinen Alice Harikalar Diyarında sendromu. Diğer adıyla Todd sendromudur.
Lewis Carrol’un romanından ismini alan Alice Harikalar Diyarında sendromu, ilk olarak 1950’li yıllarda psikiyatrist olan Dr. John Todd tarafından incelenmiştir. Bu sebeple sendroma Todd sendromu, Jonathan Swift’in yazdığı Gulliver’in Serüvenleri adlı eserde hastalığın belirtileri gözlemlendiği için Gulliver sendromu da denilmektedir.
Sendrom, göz ve beyin arasındaki etkileşimin tam gerçekleşemediği algı bozukluğundan kaynaklanan nörolojik bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık şu şekillerde karşımıza çıkar;
• Mikrospi (cisimlerin birden küçüldüğü)
• Makrospi (cisimlerin birden büyüdüğü)
• Teleopsi (cisimleri olduklarından daha uzak)
• Pelopsi (cisimlerin olduklarından daha yakın) olduğu şeklindedir.
Yer ve zaman algısında yanılma, işitsel ve boşluk kavramıyla ilgili sorunlar da bu hastalığın belirtilerindendir. Kaydedilen bulguların en başında bireyin kendi uzuvlarında farklılıklar görmesidir. Devasa eller, minicik ayaklar… Olmayan sesleri duyma ve halüsinasyonlar görmek de bir diğer belirtilerdir. Zaman kavramları yoktur. Onlar için zaman bazen çok yavaş ilerlerken bazen çok hızlı ilerleyebilir. Rahatsızlık tüm yaş gruplarında gözükse de genelde çocuklarda ve geceleri ortaya çıktığı saptanmıştır.
Neden oluştuğuna ve tedavisine dair kesin bulgular bulunmamaktadır. Ancak bu sendromu yaşayan insanların ortak noktalarına bakıldığında antidepresan ilaç kullanımı, fazla stres, migren atakları, epilepsi veya beyin tümörü olduğu görülmüştür. Buna göre sendroma ismini veren Alice Harikalar Diyarı eserinin yazarı Lewis Carrol’un da migren şikâyeti olduğu ve eserinde kendi yaşantılarından bahsetmesi de hiç şaşılası değil.
Bu rahatsızlık genellikle zamanla iyileşir. Nadiren komplikasyon ve sorunlara neden olabilir. Bu gibi sendromlarda psikologların önemi büyüktür. Psikologlar bu sendromla baş başa kalmış bireye problemle baş edebilme yöntemini, adaptasyon sürecini, sosyal hayatlarındaki olumsuzlukları en hızlı şekilde atlatmayı sağlayacak kişilerdir. Bireye özel yapılan değerlendirmeler kişinin hayatını büyük ölçüde etkiler.
Bugün sizlerle Alice Harikalar Diyarında sendromunu işledik. Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle. Farkındalığın farkında olduğunuz günler dilerim.