Misophonia Nedir?
Misophonia; Latincede nefret anlamına gelen 'miso' ve ses anlamına gelen 'phonia' sözcüklerinden meydana gelmektedir. İlk defa 2001 yılında Dr. Pawel Jastreboff tarafından tanımlanmıştır. Misophonia rahatsızlığı ile ilgili yapılan daha önceki araştırmalar hastalığın işitme ve algı bozukluğu ile ilgili olduğunu ileri sürmüştür. Ancak daha sonra hastalığın psikolojik bir semptom olduğu kanıtlanmıştır. Kişinin sosyal işlevselliğini, yaşam kalitesini bozan bir hastalık olan misophonia, genellikle ergenlik yaşlarında başlasa da tanının koyulması otuzlu yaşları bulabilir. Kişiler seslerden duyduğu rahatsızlığı bir hastalık olarak görmediği için tedavi yoluna gitmez ve kendi kendine baş etmeye çalışır.
Misophonia günlük yaşantımızda sıklıkla duyduğumuz belirli seslerden aşırı derecede rahatsızlık duyma ve bu seslerden nefret etme olarak tanımlanabilir. Duyulan bu rahatsızlığın sonucunda kişide; öfke, korku, iğrenti, kaygı ve kaçınma davranışı ortaya çıkabilmektedir. Misophonia, bu rahatsızlığa sahip insanların günlük aktivitelerini, sosyal yaşamlarını, kişiler arası ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Misophonia etiyolojisi (hastalığın nedeni) ve patofizyolojisi (bir hastalık ya da hastalık olarak adlandırılanmayacak anormal sendromlar ya da durumlar nedeniyle normal, mekanik, fiziksel ve biyokimyasal işlevlerde ortaya çıkan bozukluklar) hakkındaki bilgilerimiz netleşmiş değildir. Hastalar sıklıkla hastalıklarının çocukluk döneminde aile bireylerinin yeme seslerinden yoğun biçimde iğrenme ile başladığını anlatır. Tekrarlayan rahatsız edici olayın koşullanmaya yol açarak mizofonik belirtilere ve kaçınma davranışına neden olabileceği öne sürülebilir. Ayrıca bazı koşullarda rahatsızlığın daha fazla hissedildiği de söylenebilir. Örneğin: sinirliyken, açken, uykusuzken, kişi stres altındayken, sesin kaynağı ile kişi arasındaki yakınlık derecesi arttıkça rahatsızlık oranı da artış gösterebilmektedir. Misophoniası olan kişilerin başa çıkma mekanizmaları incelendiğinde, genelde sesin çıkabileceği ortamlara girememe ya da ortamı terk etme gibi kaçınma davranışları hatta tetikleyiciyi çıkaran kişiyle tartışma, kavga etme gibi kişiyi asosyalliğe iten davranışlar tespit edilmiştir.
Bu sıkıntıyı yaşayan kişilere deneysel amaçla bu sesler dinletildiğinde kalp hızında artış, solunumun hızlanması, göz bebeklerinde genişleme gözlemlenmiştir misophonia belirli seslere özgü olması, psikososyal faktörlerle ortaya çıkması, belirgin kaygı, öfke ve kaçınma durumuna yol açması, yaşam kalitesini düşürmesi, psikiyatrik yönünü desteklemektedir. Tanı, işitme problemlerinin dışında değerlendirilen farklı bir klinik tablodur. Yapılan araştırmalar sonucunda misophonianın belli bir cinsiyette ağırlıklı olarak görülmediği tespit edilmiştir. Misophonia ile diğer psikolojik bozukluklar arasındaki ilişki incelendiğinde obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozukluğu, anksiyete ve depresif belirtiler arasında güçlü ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.
Hasta birey sakız çiğneme, nefes alma, tırnak kesme, koklama, ağız şapırdatma, horlama, ıslık, öksürük, esneme, yürüme, konuşma, yemek yeme ve hatta diş fırçalama gibi günlük yaşamda sıkça karşılaşılabilecek seslerden rahatsız olur. Hastalar bu çevresel seslere maruz kaldığında kontrolü kaybedebilir ve saldırganlaşarak şiddete başvurabilir.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Misophonia hastalığının kesin bir tedavisi henüz bulunmamaktadır ancak araştırmalara devam edilmektedir. Misophonia tedavisi için hastalığa neden olan durumlar ve kişinin sahip olduğu rahatsızlıklar incelenmelidir. Öncelikli olarak hastanın seslere karşı hassas tutumunun nedenleri araştırılmalı ve kişinin algı probleminin ortadan kaldırılması için gerekli telkinler yapılmalıdır. Misophonia hastalığı konusunda son araştırmalar eğitim ve danışmanlık yönteminin en etkili tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir. Böylece hasta, rahatsızlığı konusunda desteklenir Ve bu hastalık hakkında daha fazla bilgi edinmesi sağlanır. Diğer taraftan ses terapisi eşliğinde ilerleyen özel terapi yönteminin de etkili olabileceği düşünülmesine rağmen halen net bir bilgi ortaya konamamıştır. Misophonia çözümü için hastaya özel uygulanan terapi şekilleri şunlardır:
Bilişsel Davranışçı Terapi: Hastanın sıkıntılarının azaltılması, sesler hakkında daha farklı düşünmesi ve değişimin keşfedilmesi amaçlanır.
Duyarsızlaştırma (Ses Terapisi): Kulaklara ya da odaya yerleştirilen özel ses jeneratörleri ile terapi yapılmaktadır. Birkaç ay süren terapide işitme üzerinde oluşan hassasiyet kaldırılmaya çalışılır.
Yeniden Eğitme Terapisi: Bireyi, kendisini rahatsız eden seslere karşı duyarsızlaştırmayı hedefleyen bu terapi, seslerin kulağa daha güzel gelmesi için geliştirilen telkinleri içerir. Böylece beynin işitsel işleme merkezinin onarılması amaçlanmaktadır. Hastanın durumuna göre terapi süresi 6 ila 12 ay devam edebilir.
Yaşam Tarzı Değişimleri: Hastanın, hastalığa karşı koyabilecek tüm telkinleri öğrenmesi amaçlanır. Terapi genelinde daha sakinleştirici müzikler ile seslerden yardım alınarak kişinin seslere karşı daha iyi hissetmesi sağlanır. Diğer ses ve gürültülere karşı kişinin yaşam tarzında yapacağı ufak değişimler konusunda öneriler getirilir.
Misophonia tedavisi konusunda özel bir ilaç mevcut değildir. Daha çok terapi yöntemi ile tedavi edilebilen bir rahatsızlıkdır. Ancak hastalık ile birlikte seyreden depresyon ve anksiyeteye bağlı olarak ilerleme oluşursa, bir takım antidepresanların kullanılması desteklenebilir. Böylece semptomların azalması ya da hassasiyetin kontrol altına alınması amaçlanır.
Damla Nur Durmuş